17 yaşında mahalle arasında oynarken
lecce keşfetti beni. gel dedi bizde oyna. biz sana istediğin kapıları açarız. bıraktım anayı - atayı
kartal'da o zamana kadar hiç bilmediğim
italya yollarına koyuldum.
galatasaray'a transfer olamamak koymuştu biraz ama en azından
lecce'nin renkleri de sarı kırmızıydı. hoca ile tanıştık, takım arkadaşları ile kaynaştık. daha nefes almama izin vermeden "hadi koş antreman maçı var" dediler. vay be dedim. demek ki avrupa'da işler hakikaten başka işliyor. as takıma karşı yedek takımın forveti olarak oyuna başladım. çok pas bekledim, kolum havada gezmekten bir hal oldum ama en fazla iki pas aldım. onu da alır almaz kaptılar ayağımdan. şut bile çektirmediler bana. soyunma odasına gittim, arkadaşlarım sırtıma vurdu "iyiydin" diye. "sağolun" dedim türkçe. malum daha italyancam pek yok.
bir gün sonra bir maç daha var. çıktım maça. ama bu sefer bir - iki şut çektim. dağa taşa gitti ama olsun. kolumun havada olması bir işe yaramıştı en sonunda. sonrasında ise teknik direktörüm bana güvendi 18'e aldı. çok bekledim oyuna girmek için. kaç maç ısındım kenarda ama girmedim oyuna. hoca geldi yanıma "sakın küsme" dedi. "o kadar para verdin oyuna, bilgisayar da senin bilgisayarın. sike sike alacağım seni günü gelince" dedi. gülümsedim. hakikaten bu konuşma sonrası ilk maçta 70 küsürüncü dakikada oyuna girdim. bacaklarım titriyor, taraftar baskısı üzerimde. bir de daha 17 yaşındayım. bi bok yapamadık tabii. sonra kendi aramızda yaptığımız maçların birinde olmaz denen oldu. gol attım. ama o kadar büyük bir sevinme durumum olmadı. mağrur bir şekilde orta sahaya döndüm. bu halimi gören hocam daha fazla dayanamadı ve beni ilk 11'de oyuna sürdü. ama yine olmadı. yine atamadım o golü. taa ki o muhteşem
catania maçına kadar. işte o maç benim
legend olma yolumdaki en büyük adımım oldu. bir korner kullanıldı. durmaksızın "d" tuşununa bastım. parmağım yara oldu ama değdi. top ağlarla sevişiyordu. "yapmayın aile var" dedim ama dinletemedim. "aman ne bok yerseniz yiyin" deyip taklalarımı atmaya başladım. sonrasındaki 4 maç falan suskun kalıp bir gol daha attım. artık başka bir yola girmiştim. ve o an geldi. transfer oldum. hem de ilk golümü attığım takım olan
catania'ya. orada da yarım sezon durup beni çok isteyen
udinese'ye gittim. yaşım henüz 18 olmasına rağmen
italya'da seyyah olmuştum. yaldır yaldır geziyordum. bu sırada
udinese bana çok yaradı. kendimi aştım. ama italyan futbolu sıkıyordu beni. 1.5 sezon sonrası
utrecht'ten gelen teklifi kabul edip
hollanda'ya gittim. orada da güzel günlerim geçti. ota falan takıldım arada. ama yakalanmadım. çok çakaldım. artık daha çok maçın adamı seçiliyordum. çalım bile atmaya başlamıştım. ama takımın hedefleri beni tatmin etmeyince yarım sezon sonra
ajax'a transfer oldum. olmaz olaydım.
klaas jan huntelaar yüzünden
left wing forward oldum yetmedi
amc yaptılar beni. güiza'dan daha duygusal bir yapım olmasa da öküz de değildim. orada da yarım sezon durduktan sonra hayallerimi süsleyen şey oldu.
ingiltere'den beni istiyorlardı. isim hakkını alamayan
konami yüzünden ilk başta tam anlamasam da daha sonrasında
everton'a transfer olduğumu öğrendim.
ingiltere benim aradığım yerdi. hemen 11 başladım ve
legend olmak için en önemli hareketimi de bu takımda yaptım.
pompeys'e - ki sonradan öğrendiğime göre
porstmouthmuş bu arkadaşlar - karşı
hat trick yaptım. her gol sonrası takla atmaktan başım döndü 70. dakikada çıktım. artık mutluydum ama hayat beni bir anda
north london'a yani bildiğin
arsenal'e yolladı. bu arada
fatih terim'de beni artık milli takıma çağırmaya başlamıştı. yaşım 21 olmasına rağmen leyleği havada görmüş gibi takımdan takıma şahin uçurmaya devam ediyordum. milli takım ile nefis bir performans sergiledim. fatih terim sırtımı sıvazlayıp diğerlerine "utanın lan şu sübyan kadar olamadınız" dedi. gururlandım. sonrasında sabri ile emre beni bir köşede sıkıştırıp dövmeye kalktılar ama kafama takmadım. milli davadır deyip geçtim.ve en sonunda.
london fc kod adıyla
chelsea beni istedi. paranın esiri olmuştum. hemen
north london takımını satıp oraya geçtim. tonla gol attım hatta avrupa'da yılın 11'ine seçildim yetmedi premier lig gol kralı oldum.
yaşım 24 ve yoluma devam ediyorum.şimdiki hedefim
ispanya.
kısfmet diyorum hayrettin edasıyla. ama bu yolculuk
lecce formasıyla bitecek.
en başında dediğim gibi;
allah belanı versin
konami.