2.10.09

galatasaray: 1 sturm graz: 1


olmayanların maçı oldu. neydi peki bu olmayanlar?

pas yok;

en büyük dert bu. bu zamana kadar kısa ve ayağa pas yapan bir takım olan galatasaray bu maçta inanılmaz pas hataları yaptı. 2 adım ötesine pas veremeyen adamlardan kurulu bir takım vardı sahada. bu adamların adı arda, keita, baros, elano, ayhan. şaka gibi. iki adım ötesine pas veremedi hiç kimse. bu durum ortadayken uzun pas yapmayı denediler bir de. kısa pasta hedef bulamadıktan sonra uzun pas bir hayaldi açıkçası. öyle de oldu.

hız yok;

böyle maçlar hız maçlarıdır. karşısınızdaki takım kapanmaya geldiyse, size saldırmayacağını belli ettiyse hızlı olmanız gerekir. hele ki bu takımın defans oyuncularından biri beşiktaş'ta tefe konularak gönderilen, şaşılığından yaşına her türlü şeyi konuşulan schildenfeld ise daha da hızlı oynamanız gerekir. ki bu hız oyununu oynayacak adamlar var takımda. keita, sabri, baros gibi. işte burada yine üst paragrafa geliyoruz. yani pas. paslar yapılamayınca hız da olmuyor otomatikman. bir de orta sahada godot'yu bekleyen bir mehmet topal varsa hiç olmuyor hız. ne bekliyor bu çocuk anlamıyorum. topu aldığında neyi bekliyor, kimi arıyor? bu takımın hız ayağının en önemli mevkisinde oynadığının farkında değil. mustafa sarp gittikten sonra hemen fark belli oldu. bir de arda ayağında biraz fazla top tutmaya başladı. bu maç içinde bile tek top oynadığında zekasını gösterdi. gereksiz yere kendini yoruyor.

şans yok;

2 top direkten döndü, 3 golü kaleci kurtardı. şansa bok atmayalım hemen. biraz da becerikli olmak lazım. baros çizgiden vurdu topu direğe. sabri'nin vuruşunda da teknik yoktu. vurdu ve direğe çarptı. bu ikisinin bir kombinasyonu lazımdı bu pozisyonlar için. biz şimdilik şans diyip geçelim.

taraftar yok;

eskişehir maçından beri bir form düşüklüğü var taraftarda. çok ciddi olarak belli oluyor ve takıma yansıyor. 25 dakika boyunca "4 sene üstüste şampiyon olduk" diye bağırdılar. sonrasında ise dağ başını duman almış ile devam ettiler. olmuyor işte. takımı ileri atıyorlardı bundan önceki maçlarda. ama dediğim gibi özellikle son iki maçtır bir form düşüklüğü var onlarda da. takımın yarattığı rehavet onları da düşürmüş olsa gerek. bu iki beraberlik umuyorum ki kendine getirecek taraftarı.

hakem yok;

evet 6 tane olmasına rağmen yok. yoksa 6 taneden 12 göz o golü görürdü, baros'un ofsayt olmayan yüzde yüzlük atağını kesmezdi, schildenfeld'in eline çarpan topta penaltı verirdi. arda'nın beline sarılıp düşürülünce 1 adım ötesindeki adam devam demezdi. ama olmayınca olmuyor. niye 6 taneler bunları göremeyeceklerse? onu da biri açıklar herhalde.


sonuçta galatasaray pana'yı yeniden potaya soktu. bu maçı alsa konu kapanacaktı. ama olmadı. gruptan çıkmaya dair en ufak bir şüphe yok içimde. ama dinlenmeleri gereken haftalarda hiç yoktan sıkacaklar kendilerini. bir de ağzı olanı konuşturacaklar. zaten millet köşede bekliyor başta rijkaard olma üzere laf çakıp kendi engin futbol bilgisini taslamak için.

en can sıkıcı olanı da bu zaten.

Hiç yorum yok: