16.9.09

şampiyonlar ligi 1. günün ardından

kim ne derse desin avrupa futbolunun bayramıdır şampiyonlar ligi. katılan için büyük prestij ve heyecan, katılamayan için ise bir haset noktasıdır. evet bir galatasaraylı olarak o haset durumunun tam ortasındayım ama sonuçta bir futbolsever olarak da başladığı için çok mutluyum. ilk gün sürpriz olarak nitelendirilecek tek sonuç apoel'in ispanya'dan aldığı beraberlikti. ama maçlara biraz daha yakından bakmakta fayda var.

juventus - bordeaux

maç başlamadan açıklanan eksikler bu maçın juventus için zor geçeceğini gösterir şekildeydi. diego, del piero gibi adamların olmaması oldukça etkiledi juventus'u. ama buna rağmen özetlerden gördüğümiz kadarıyla oldukça saldırgan bir oyun oynamışlar. bu saldırgan oyunun başrolünde ise giovinco var. bu genç adam juventus ataklarını başlatan adam konumundaydı dün gece. iaquinta'nın golüyle öne geçen juve ikinci yarının başında plasil'den yediği golü çıkaramayınca kendi sahasında puan kaptırdı bordeaux'ya. bordeaux için iyi sonuç. ama oyunları pek ümit vermedi. bu oyunla bayern'i geçmeleri zor. juventus ise bu oyunla bir üst tura adını yazdırır.

maccabi haifa - bayern münih

van gaal'in şapkadan çıkardığı tavşan olan müller şaşırtmaya devam ediyor. hafta içi dortmund'a sonradan girdiği maçta 2 gol atan bu 20 yaşındaki velet dün de sonradan girip 2 gol atarak hem devler ligi siftahı yaptı hem de ilk hafta bayern'e liderliği getirdi. olic ve gomez gibi çuval dolusu parayla alınan adamların yanında bir altyapı yıldızı parlıyor. daha yakından izlemek lazım kendisini. haifa güney kıbrıs'ta oynadığı iç saha maçları sonrası memleketinde oynamaya başladı. ilk maçlarında iyi bir direniş gösterdiler ama sonunu getiremediler. bayern kildi hep geç açıyor. bu da karşıdaki takımların özgüvenini arttırıyor. buna bir çözüm bulmazlarsa beklemedikleri kayıplar yaşayabilirler.

wolfsburg - cska moskova

eğer misimovic - dzeko  - grafite gibi bir hücum üçgenine sahipseniz ve onlar bir maçı kazanmak isterse kazanırsınız. aynı dün olduğu gibi. ilk 11'inde martins dışında devler ligi tecrübesi olan tek futbolcu bulundurmayan wolfsburg bu açlıkla girdi maça ve daha ilk yarıda kopardı. grafite'nin üçlemesi kadar misimovic'in asistleri de görülmeye değerdi. dzeko'nun formsuzluğu belli oluyor ama yakında toparlayacaktır kendisini. cska ise ramos ile çıktığı ilk ciddi sınavda sınıfta kaldı. yaptıkları penaltı tam bir skandal. dzagoev biraz iyiydi. o da golünü yazdı zaten.

beşiktaş - manchester united

keçiboynuzu gibi bir maç izledik. iki takımın da kazanma isteği yoktu. üzerilerindeki yılgınlık seyredeni de bayılttı. fark beklerken atan alır noktasına gelen bir maç oldu ve yarım bir pozisyon sonrası scholes işi bitirdi. beşiktaş bu kadar eksik ve isteksiz bir manu bulmuşken kendine derin bir tedavi yapabilirdi. ama ne yapacak mecalleri vardı ne de kadro kaliteleri. 6.5. milyon euroluk ismail kenarda oturuyor ibrahim valencia'dan çalım üstüne çalım yerken. 8 milyon euroluk tabata yokları oynuyor. aynı takıma geçen sene ortasında ernst katılmıştı. aynı akıl mı tüm bunları yapan? bu arada rooney turkey saçmalıklarını golle süsleyemeyince sinire kesti. orayı - burayı tekmeleyip kramponlarını fırlattı. bir de küfür yedi sanırım. taraftarla da kapıştı. sir icabına bakacaktır.

fc zürih - real madrid

real madrid beklendiği gibi başladı ama 2 dakikada yediği 2 gol büyük soru işareti. ronaldo'nun ilk attığı frikik golüne şapka çıkarılır ama ikinci gol kalecinin ikramı. raul boş kaleye de olsa hala atmaya devam ediyor. ama bir guti golü seyrettik ki muhteşemdi. mutlaka bir yerlerden bulup seyredin. kaka'nın nefis arapası ile fırlayan guti ve ronaldo. ronaldo üçleme için asist beklerken guti inanılmaz bir kepçe attı topa. mutlaka seyredin. gel gidersin'de bulabilirsiniz büyük ihtimalle.

marsilya - milan

yağmur altında oynanan ve bana göre yarı sürpriz bir sonuçla biten bir maç oldu bu. marsilya'nın yenilmeyeceğini düşünüyordum. hatta galip geleceğini. ama inzaghi'yi unutmuşum. fenomen nasıl olunur, nasıl büyük golcü olunuır, nasıl hala coşkulu olunur derslerini vermeye devam ediyor. ilk gol bol ofsayt kokulu ama ikinci gol süper. bu arada iki golün asistini yapan seedorf'a da özel alkışlarımızı gönderelim. yaşlı kurtlardan oluşan milan tecrübenin bu ligde ne anlama geldiğini gösterdi bu maçta. marsilya'ya ise heinze'nin golü yetmedi. yağmur dahil her şey onların lehineydi ama olmadı. işleri an itibariyle çok zor.

chelsea - porto

göğün dibi delinmiş bu maçta. delicesine yağan yağmur altında şut seven iki takım bol bol tepmişler topu. bu tepişten kârlı çıkan ise evsahibi. anleka'nın golü de seyredilmeye değer. bir de kalou'nun kafa topunu muhteşem çıkardı helton. onun dışında dediğim gibi şutlarla bezeli, bol sulu bir maç oldu. chelsea az ama öz atarak bu gruptan çıkar. yarı final aşağısına da inmez gibi geliyor.

atletico madrid - apoel

işte gecenin sürprizi. atletico çok denedi ama geçemedi kaleciyi. forlan'ın çataldan dönen topu sonrası maçın böyle biteceği belli oldu zaten. agüero böyle oynarsa işi zor ama atletico'nun. apoel ise şanlı direnişini zewlakow ile az kalsın bir efsaneye çevirecekti. ama olmadı. bence kalecilerinin heykelini diksinler kulüp binasına.

sonuçta ilk maçlar böyle bitti. sıra ikinci günde.

Hiç yorum yok: